Umuda yolculuğun hüzünlü tanıklığı

“Siz bizleri bilmiyorsunuz, bize gelince; biz sözleri biliyoruz. Siz hayat ırmağının akıntısıyla birlikte hızlıca gider, bizden tarafa dönüp bakmazsınız, ya biz, biz sizi görerek ve işiterek kıyıda otururuz. Siz bizim feryadımızı duymazsınız çünkü günlerin gürültüsü kulaklarınızı doldurmaktadır.” (1) 

Gürer Mut 03.06.21

Fransız sanatçı Fabien Toulmé’nun hazırladığı ve Desen Yayınlarından çıkan üç ciltlik “Hakimin Yolculuğu”nu okuduğumda Halil Cibran’ın dizeleri geldi aklıma. Ortadoğu insanının yalnızlığı ve çaresizliği onun anlatısına yansıyordu. Toulmé, 2011’de başlayan Suriye İç Savaşı’nda hayatı altüst olan Hakim adındaki gencin doğduğu toprakları terk ederek, yeni bir yurt bulma çabası esnasında yaşadıklarını aktardığında, Cibran’ın “hüznü” bir kat daha büyüyor…

Okumaya devam edin Umuda yolculuğun hüzünlü tanıklığı

Yiten umutların, sonsuz yolculukların ilk adımı

Fransız sanatçı Fabien Toulmé’nun hazırladığı ve Desen Yayınlarından çıkan “Hakim’in Yolculuğu – 1 Suriye’den Türkiye’ye” milyonlarca göçmenin yaşadığı sorunları, yol hikâyelerini tüm yalınlığıyla aktarıyor. Bunu yaparken, Hakim adındaki Suriye’li bir gencin savaştan kaçmak için çıktığı yolculukta başına gelenlere yakından tanıklık ediyoruz. 

Gürer Mut 10.01.21

İçinde bulunduğumuz yüzyıl, savaşlarla, felaketlerle ve “yıkımla” çevrelenmiş halde. Başta Ortadoğu olmak üzere, dünyanın pek çok yerinde akılcılığı öteleyen “sağ popülist” yaklaşımlar artış göstermeye; küreselleşmenin getirdiği “yeni dünya düzeni”nin yarattığı kriz ise dünyayı geri dönülemez bir yıkımın eşiğine getiriyor. Dolayısıyla bu tablo içinde gelişen ve uç veren otoriter ve faşizan eğilimler, akımlar ve rejimler bir gerçeklik olarak karşımıza dikiliyor. Milyonlarca insan, milliyetçilik hezeyanlarıyla başlayan, din savaşlarıyla taçlanan bu yok oluştan kurtulmak ve insanca bir yaşam için sonunu bilmedikleri yolculuklara çıkıyor; topraklarını, yurtlarını terk ediyor. 

Okumaya devam edin Yiten umutların, sonsuz yolculukların ilk adımı

Fransa’nın tükenmeyen çığlığı: Jacques Tardi

Fransız grafik roman sanatının en büyük temsilcilerinden olan Jacques Tardi, Fransa tarihinin tüm dönemlerini içselleştiren, görsel bütünlüğe kavuşturmuş bir isim. Onun çalışmaları, grafik romanı popüler kültürün eğlence aracı olmanın ötesine taşıyarak, “tavır” alan, sözünü sakınmayan bir üsluba büründürdü. Sırandan insanın tükenmeyen çığlığının hikâyesini anlattı…  

Gürer Mut 15.01.21

Sanat bir değişim ve dönüşüm sahasıdır; bu diyalektik bağ her zaman ve her yerde sanatın doğasının bir parçası olmuştur. Düşünce, söz, eylem ortaya çıktığı andan itibaren sanat üretimi başlar. Ve o andan itibaren sanat düşünceyi, sözü ve eylemi yeniden dönüştürür. Dolayısıyla sanatın sınırları yoktur; onda daimi bir dönüşüm eylemi vardır. 

Okumaya devam edin Fransa’nın tükenmeyen çığlığı: Jacques Tardi

Sarmaşıklara sarılı iki ruh, bir beden

Yekta Kopan ve Levent Gönenç, Bir de Baktım Yoksun kitabından esinlenerek hazırladıkları Sarmaşık’ta, özlemi, arayışı, kaybolma hallerini ve unutulmaz karşılaşmaları ele alıyor. Kaybedilen babaların zahmetli yolculuğu, çocuklarının gözünde anlam buluyor. 

Gürer Mut 05.01.21

Aile ile kurulan ilişki bazen yıpratıcı, bazen coşkulu ve bazen de hüzünlü anıları içeriyor. Duyguların coşkunluğu ve sevginin mutlaklığı kimi zaman kayboluyor, yeniden yeşeriyor ya da hiç varlık kazanamıyor. Dolayısıyla aile kavramı hiç sonlanmayan bir döngü halini alıyor. Geçmişe dair anılarımızın ve gelecek düşümüzün bu “özel alan” içinde şekillendiğine tanıklık ediyoruz.

Okumaya devam edin Sarmaşıklara sarılı iki ruh, bir beden

Ölüme ölüm, yaşasın yaşam!

Ray Fawkes’ın grafik romanı ‘Tek Ruh’, Karakarga Yayınları tarafından yayımlandı. Tanrı, yaradılış efsaneleri, edilgen hale getirilen insanın çaresizliği ve çağlar boyunca boynumuza asılan o ağır zincirin karanlık ve ağır bedelleri, Fawkes’in on sekiz karakterinde karşılık buluyor. 

Gürer Mut 26.11.20

Her doğum bir bilinmezliğin başlangıcı… Patriarkal ilişkilerin şekil verdiği bir dünyada, anne rahminde gelişen bir fetusun dünya ile ilk tanışıklığı üzerine uzun uzadıya düşünmek gerek. Ölüm, yaşam, inanç, cinsellik, umut, umutsuzluk, sevinç ve hüzün gibi durumların coğrafyaya, sınıfsal konuma ve her şeyden öte “erkekliğin” belirlenimine göre şekillendiği bir düzleme uyanan bebeği nasıl bir gelecek bekliyor?

Okumaya devam edin Ölüme ölüm, yaşasın yaşam!

İmge ormanlarında dolanan eski uygarlığın çocuk ‘Azizler’i

Gene Luen Yang’ın, Azizler’inde, sömürgecilik hezeyanlarıyla yanıp kül edilen Çin’in uzak bir köşesinde, kendi hayal dünyasının içinde yaşayan ve eski uygarlıkla, yeni dünya arasında sıkışan Kız-Dört’ün dünyasına dalıyoruz…

Gürer Mut 01.11.20

Toplumların tarihi, savaşlar, doğal afetler, kitlesel ayaklanmalar ve ekonomik altüst oluşlarla meydana geliyor. Kültürün ve dolayısıyla insanın geleceği de bu gelişmelerin neticesinde şekilleniyor. Milyarlarca yazılı, görsel ve işitsel ürün dünyanın gelişimini kayıt altına almak için ilk çağlardan bu yana derlenip toparlanıyor. Yegâne amaç geride bıraktığımız çağların yaşayışlarını, duygularını, düşüncelerini ve eylemlerini kayıt altına almak. 

Okumaya devam edin İmge ormanlarında dolanan eski uygarlığın çocuk ‘Azizler’i

Kadın mücadelesinin 150. yılında öncü kadınlar…

Gürer Mut 22.04.20

Dünya genelinde artış gösteren popülist söylemler, otoriterlik ve artan kadın düşmanlığına karşı kadınlar bu yıl da seslerini güçlü bir şekilde yükseltti. Geçtiğimiz yıllarda “Duvar değil, köprü insa et” sloganını evrensel bir çağrı haline getiren kadın hareketi, bu yıl da dünyanın çeşitli şehirlerinde, göçmen kamplarında sokakları doldurdu. Kadınlar, polis barikatlarının önünde devletin adeta teşvik ettiği kadın cinayetlerine, şiddete, istismara ve eşitsizliğe karşı var güçleriyle haykırdı.

Okumaya devam edin Kadın mücadelesinin 150. yılında öncü kadınlar…

‘Beklediğim tam da sendin…’

Fransız sanatçı Fabien Toulmé, ‘Beklediğim Sen Değildin’de yeni doğan down sendromlu kızıyla karşı karşıya geldiğinde, itiraf edemediğimiz, kalıplaşmış fikirlerimizle baş başa bırakıyor bizleri… Toulmé, kişisel hayat hikayesini resmederken, bir dönem kendisini derinden etkileyen gelgitleri büyük bir içtenlikle, güçlü bir yansımayla aktarıyor. 

toulmc3a96
Gürer Mut 01.02.20

Doğum ânına tanıklık etmek mucizevî olsa gerek… Yeni bir yaşamın getireceklerine duyulan heyecanla mı, yoksa hayat döngüsünün devamı olarak mı resmetmek gerekiyor bu ânı? Bir anne ve baba için hayatlarının hiçbir döneminde unutamayacakları muazzam bir an olduğu açık…

Okumaya devam edin ‘Beklediğim tam da sendin…’

Meçhul bir yalnızlık feneri…

Fransız illüstratör Christophe Chabouté, Yapayalnız’da sonu gelmeyen bir yalnızlığın içinde boğulan deniz feneri bekçisinin hikayesini, siyah beyaz bir dünyanın içinden anlatmaya koyuluyor. 

Alone-2

Gürer Mut 14.11.19

Yerkürenin sessiz köşesinde, sonsuz bir sessizliğin içinde yaşayabilir misiniz? Bu soruya yanıt arayan Fransız illüstratör Christophe Chabouté, İletişim Yayınları tarafından yayımlanan Yapayalnız da sonu gelmeyen bir yalnızlık içinde boğulan bir bekçinin hikayesini anlatmaya koyuluyor. Şiirsel bir üslupla, insanlık hallerine ve yansımalarına siyah beyaz perspektiften bakan Chabouté, okuyucularını yaratıcılıkla ve hayal gücüyle sardığı dünyanın içinde bir tür iç yolculuğuna davet ediyor.

Okumaya devam edin Meçhul bir yalnızlık feneri…

Çizgi roman jargonu

cizgiroman2

Albüm (Trade Paperback): Talep gören bir serinin tek kitapta toplanmasıdır. Genellikle seriyi arşivlerken tercih edilir. Kimi zamansa fasikül sayılar pahalı olduğu için ya da zor bulundukları için tercih edilebilirler. Albümlerde serinin içerdiği sayılarda bir değişiklik yapılmaz.

Altın Çağ (Golden Age): 1938 yılında Action Comics #1’in çıkmasıyla başlar. Superman’in ilk göründüğü sayıdır.

Okumaya devam edin Çizgi roman jargonu

Martin Eden’in empresyonist yansısı…

Fransız ressam Aude Samama ve Belçikalı senarist Denis Lapiere’nın uyumu, Jack London’ın Martin Eden’ini bir grafik romanda yeniden canlandırıyor ve gerek yeni kuşağın, gerekse klasik okurun nezdinde bir kez daha unutulmaz kılıyor.

martin eden
Gürer Mut 10.10.19

Amerikan edebiyatının önemli temsilcilerinden Jack London’ın yarı otobiyografik çalışması olan Martin Eden, Denis Lapiere’nin kalemiyle ve Aude Samama’nın muhteşem çizimleriyle başka bir boyuta taşındı. Pek çok yazara ilham kaynağı olan London’ın hayatına dair önemli kırılma dönemlerini yansıttığı çalışması bireyin çığlığına, inançlarına, sevgisine, karşı çıkışlarına, insan iradesinin sarsılmazlığına vurgu yaparken, avare yanlarını da yansıtıyor.

Okumaya devam edin Martin Eden’in empresyonist yansısı…

Londra’nın şeytani kötülüğü: From Hell 

Alan Moore, From Hell – Cehennemden Gelen’de, okura adeta olayın gelişimini olduğu gibi aktarıyor. On dört bölümden oluşan uzunluktaki bir yapıtta okura yalın gerçeğin içindeki ürkütücü tabloyu sunuyor… 

Gürer Mut 22.07.19

Gecenin karanlığı bir kentin tüm pisliğini örtebilir. Hele ki bu kent 1800’lü yılların Victoria dönemi Londra’sı ise bu karanlığın daha farklı bir anlamı vardır. İmparatorluğun başkentindeki o karanlık atmosferin içinde suçun her boyu; fuhuş, uyuşturucu ve cinayetler vardır. Titreyen gaz lambalarının altında suç artık her yerdedir. Bu dönemin tüm çarpıcılığını ve karanlık atmosferini oldukça özgün bir dil ve görsel zenginlikle sunan From Hell – Cehennemden Gelen Flaneur Yayınları tarafından yayımlandı. Alan Moore’un yazdığı Eddie Campbell ve Pate Mullins’in (Yardımcı çizer) çizdiği 1993 yılında Eisner ve 2001 yılında Angoulême Uluslararası Çizgiroman Festivali’nde ödül alan bu grafik roman adını ise Karındeşen Jack’in From Hell mektubundan alıyor. 

Okumaya devam edin Londra’nın şeytani kötülüğü: From Hell 

İsyancı bir adanın tarihi renkleri

Orhan Tüleylioğlu’nun hazırladığı Savaşçı ve Şair Jose Marti’yi Küba devriminin kıvılcımını ateşleyen figürü tanımak için okurken, Alman grafik sanatçısı Reinhard Kleist’in Havana adlı kitabı isyancı bir adanın günlük hayatından kesitler sunuyor.

marti_2
Gürer Mut 18.04.19

1895’de Küba’nın bağımsızlığı için İspanyol sömürgecilere karşı giriştiği savaşta hayatını kaybeden ve bu yolda Küba’ya anti-emperyalist kimliğini kazandıran Jose Marti, toplumsal eşitlik, adalet ve insan hakları için mücadele veren Latin Amerika halkları için önemli bir tarihsel figür.

Telgrafhane yayınları tarafından ikinci baskısı yapılan Orhan Tüleylioğlu’nun hazırladığı ‘Savaşçı ve Şair Jose Marti’, Jose Marti’nin hayatı ve mücadelesi üzerine önemli bir yazınsal birikimi okurla buluşturuyor.

Okumaya devam edin İsyancı bir adanın tarihi renkleri

Küresel yıkımın ilk perdesi

Büyük Sınıf Savaşı 1914-1918 ve Ateş Hattı! Meçhul Askerin Günlüğü bir asır önceki savaşın siyasal, ekonomik ve psikolojik yönünün anlaşılmasına önemli katkı sağlıyor.

GURER1
Gürer Mut 21.03.19

Dünya tarihini derinden sarsan 1. Dünya Savaşı küresel ölçekte kitlesel yıkımların ilk başlangıç noktasıydı. 1914-1918 yıllarını kapsayan savaş, sınırların yeniden şekillenmesine, kaynakların yeni bölüşümüne, devrimlere, ulusal kurtuluş hareketlerine ve milliyetçilik olgusunun gelişimine neden oldu. Öte yandan 1789, 1830, 1848 ve 1871 devrimleri ve kitle hareketleriyle derinden sarsılan yaşlı ve yorgun Avrupa monarşisi, Marksizmle tanışan ve 1905 Rus Devrimiyle güç toplayan emekçi sınıfların dinamizmini dizginlemek için yollar aramaya başladı. Kitlelerin sınırları aşan güçlü haykırışları karşısında burjuvazi, milyonlarca insanın ekmek ve iş taleplerine kulak tıkayamaz hale gelmiş, ortaya çıkan yıkıcı gücün etkilerini azaltmak için reformlara, yeni sömürgelere ve pazar arayışına girişmişti.

Okumaya devam edin Küresel yıkımın ilk perdesi

Savaşın kirli ve çarpık yüzü

David Schraven’in yazdığı, Vincent Burmeister’in çizimini üstlendiği ‘Savaş Zamanları’, Amerikalı gazeteci-karikatürist Joe Sacco’nun savaş tanıklıklarının ardından savaşa dair en çarpıcı grafik roman.  

Savaş zamanları8
Gürer Mut 21.02.19

Birinci körfez savaşının ardından küresel dünyanın savaşı 11 Eylül 2001’de başladı. New York’taki ikiz kulelere yapılan saldırı dünya televizyonlarında naklen izlenirken, savaş kavramı artık ulusal sermayenin saldırgan ve vahşi tutumu olmaktan çıkmış, uluslararası bir boyut almıştı. Kendi meşruiyet alanlarını ‘düşmanları’ üzerinden sağlamlaştıran batı medeniyeti 2001 krizinin yarattığı bunalımdan, sıyrılmak için eski yöntemine yani ‘savaşa’ başvurdu. Küresel krizin muhattaplarının bu defaki hedefi, 1980’lerin başında SSCB’den kanlı operasyonlarla kopartılan, ölümün toprağı haline gelen Afganistan’dı. Alman gazeteci David Schraven’in yazdığı, Vincent Burmeister’in çizimini üstlendiği ‘Savaş Zamanları’ bir anlamda, Amerikan karikatürist Joe Sacco’nun savaş tanıklıklarını aktardığı grafik romanların ardından savaşa dair en çarpıcı grafik roman.

Okumaya devam edin Savaşın kirli ve çarpık yüzü