A New Building for Istanbul Modern, Designed by Renzo Piano

The director of Istanbul Modern, Levent Çalıkoğlu, shares the thrill of attaining something the museum has long dreamed of: A world-class building.

The world of art and culture has been interrupted for a long time due to the pandemic. How do you think the current period affect our cultural lives?

Gürer Mut 26.02.21

Undoubtedly, as in all domains, the world of culture and arts was caught unprepared for the pandemic period. We see that leading art institutions and museums have made significant investments in digital technologies and virtual environments since the 2010s, in order to communicate and share their art. Despite all this, the unexpected situation in which we have found ourselves has been a very important experience. We’ve had to see and understand how institutions will communicate during the periods when their doors are inevitably closed, what they will offer to their visitors, and how they will create new dialogues with artists. The process is still ongoing. These topics need to be considered in detail. It is useful to think of it this way: great institutions will be able to manage the process internally in a healthy way. Maybe they will be able to resist with their own strength and means. But I believe that the pandemic will have a lasting effect, especially on independent art organizations and artists.

Okumaya devam edin A New Building for Istanbul Modern, Designed by Renzo Piano

President of FIJET World Tijani Haddad: The desire to travel is eternal

Gürer Mut 10.02.21

Anticipating that we will overcome the pandemic crisis we are in and that the tourism industry will be reorganized, President of FIJET World Tijani Haddad said; “Today, traveling is no longer a luxury reserved for the wealthy persons and the elite. Tourism is even part of human rights. This is why tourism will rebound.” 

Many countries of the world had a difficult year regarding their economy due to Covid-19. How do you evaluate the year we left behind globally in terms of tourism?

Covid-19 pandemic has been a real disaster for the world economy, but tourism sector has been the most affected sector. Its collapse has been brutal and almost total. The consequences has been harder and will last longer. They are economic, social and even politic. For several countries in the world, tourism is a drawing force for many other sectors. The Covid-19 pandemic has terrorized the whole world, in its own way, and more particularly struck down the tourism sector and all its components: hotels, travel agencies, air transport, car rental, crafts, air transport, restaurants, marinas. The damage did not stop there, to encompass farmers, anglers, doctors, clinics, pharmacists, and to sum up, all the cogs of the national economy. 

Okumaya devam edin President of FIJET World Tijani Haddad: The desire to travel is eternal

Andrew Agius Muscat: Technology will be the game changer

Gürer Mut 05.02.21

Explaining what needs to be done to tackle the Covid-19 pandemic that badly affected the tourism industry, Secretary General of the Mediterranean Tourism Foundation (MTF), Andrew Agius Muscat said; “The tourism, hospitality and travel sectors need to rethink their operations and create new experiences by using technology.” 

Many countries of the world had a difficult year regarding their economy due to Covid-19. Especially, Mediterranean countries suffered greatly in this process. How do you evaluate the year we have left behind?

Year 2020 was a nightmare for all those who work or operate a business in the tourism, hospitality and travel sectors across the world. The unimaginable happened. As year over year, tourism was growing across the world and traveling was becoming more accessible to more people, the key issues seemed to revolve around the challenges caused by over-tourism. 

Okumaya devam edin Andrew Agius Muscat: Technology will be the game changer

Kadiköy’ün cinayet kokan arka sokakları

Polisiye yazarı Çağatay Yaşmut, yeni kitabı ‘Benim Canım Ailem’de Kadiköy’ün kriminal hale gelen çehresi içinde, toplumsal sorunlara eğilirken, aile içi ensest olgusunu, çocuk istismarını, kadının toplumsal konumunu ve sıradan insanın güncel sorunlarını ele alıyor. Bir edebiyatçının çağına tanıklık etmesi gerektiğini hatırlatarak…

Çağatay Yaşmut1
Gürer Mut 23.01.20

Polisiye edebiyat sadece katil ile maktul arasında gidip gelen, kurmaca olaylarla okurun zihnini meşgul eden veya yarattığı çözümlerle olayları aydınlatan bir tür olmanın yanısıra, hayatın yalın gerçekleriyle güçlü bağları bulunan bir edebiyat türü. Çağatay Yaşmut, yeni kitabında kentin sokaklarını adımlarken, toplumsal olayları, bunalımı ve yıkımı gözlemleyerek bir hikaye yaratıyor. Türkiye’deki sosyal sorunlara eğilirken, ekonomik bunalımı, kadının toplumsal konumunu, aile içi ensest olgusunu, sıradan insanın gündelik dertlerini es geçmiyor. Hikayenin merkezine koyuyor… Bu anlamıyla sosyal dokuda yaşanan tahribatın sarsıcılığına da ayna tutan ‘Benim Canım Ailem’ üzerine polisiye yazarı Çağatay Yaşmut ile konuştuk. 

Okumaya devam edin Kadiköy’ün cinayet kokan arka sokakları

“Doğa ve hikâyeyi buluşturmak çocuğu dış dünyaya yöneltir”

Behiç Ak yeni kitabında hem çocuklara hem de ebeveynlerine sesleniyor: “Bir çocukla, diyalog kurmanın en iyi yolu bir hikâyeyi paylaşmaktır.”

BEHIÇ AK ILE ROPORTAJ YAPILDI.FOTO:KURTULUS ARI 02.10.2019
Gürer Mut 07.11.19

Modern toplumun yok eden ve tüketen alışkanlıklarından en büyük yarayı çocuklar alıyor. Doğadan ve toplumsal ilişkilerden yalıtılan çocuklar ‘güvenli’ evlere mahkum edilirken, hayatla kurdukları sınırlı bağ bile büyüklerin çizdiği sınırlarla belirleniyor. Eğitim sistemimizin içinde bulunduğu durum neticesinde, yaşadığı coğrafyaya olan tanıklığı belli ezberlerin ötesine geçemeyen çocuğun hayatına, kadına yönelik şiddeti, savaşları, ölümleri, doğa talanını ve yıkımları da eklediğimizde, ortaya bir felaket tablosu çıkıyor. 

Peki ama çocuk, büyüklerin dünyasında nasıl özgür olacak? Tam bu noktada Behiç Ak, Tavşan dişli bir gözlemcinin notları’nda büyük şehirlerdeki “ev içi çocukları”nın yaşadığı sıkışmışlığa dikkat çekiyor. Bunu yaparken edebiyatın gücüyle çocuğu gözlemci olmaya, doğayı tanımaya, sorgulayarak öğrenmeye ve toplumsal cinsiyet rollerini yeniden keşfetemeye yönlendiriyor. Bunu yaparken de, ebeveynlere de yol göstererek bir çocukla diyalog kurmanın en iyi yolunun onunla bir hikayeyi paylaşmak olduğunu hatırlatmayı da ihmal etmiyor… Behiç Ak ile yeni kitabı üzerine konuştuk.

Okumaya devam edin “Doğa ve hikâyeyi buluşturmak çocuğu dış dünyaya yöneltir”

‘Bu toprağı yansıtıyorum’

Ressam Orhan Benli ile Çukurova’nın çığlığını, Türk resminin bugününü ve sorunlarını konuştuk.

img-4609
Ressam Orhan Benli, yaratıcılığının arka planında Çukurova toprağının etkisi olduğunu, bugünkü çalışmalarının derinlerinde ise çocukluk döneminden izler bulunduğunu anlatıyor. FOTOĞRAF: Gürer Mut
Gürer Mut 19.01.19

Türk resminin orta kuşak sanatçıları arasında yer alan ve Çukurova toprağından beslenen Orhan Benli, enerjisini sanatına yansıtıyor. Öyle ki, onun resmindeki soyutlamalar, renklerin coşkusunu öne çıkarırken, doğayla kurduğu dil; bizleri başka boyutlara götürüyor. Resimlerine odaklandığınızda ise Fırat nehrinin çığlığını, çitlerin derbederliğini, hazin kahverengiyi, sancılı kırmızıyı, coşkulu turkuazı görebiliyorsunuz. Burada yansıttığı hırçınlık, geldiği bölgenin dokusunu taşımanın ötesinde, hayatın içinde gördüğü çelişkilere karşı bir öfke patlamasına dönüşüyor. Bu bağlamda, Orhan Benli ile Çukurova’nın haykırışını, Türk resminin bugününü ve sorunlarını konuştuk.

Okumaya devam edin ‘Bu toprağı yansıtıyorum’

Ümitsizlik insanı felç eder

Man Booker Uluslararası Ödülü’ne değer görülen ve samimi anlatımıyla övgü toplayan David Grossman’ın romanı ‘Bir At Bara Girmiş’, herkesin derdinin kendine olduğu dünyada görülmeye, duyulmaya, anımsanmaya duyulan ihtiyacı anımsatıyor. Grossman’la romanını konuştuk.  

David_Grossman_headshot

Gürer MUT

25.10.2018

Bir At Bara Girmiş, sahnede şakalar yaparken trajik bir öykü anlatmaya koyulan bir komedyene odaklanıyor. Spot ışıklarının altındaki kahraman Dovaleh’i yaratırken neyi hedeflediniz?

Anlatacak bir öyküm vardı. Ve ne anlatmak istediğimi bilmekle birlikte nasıl anlatacağımı bilmiyordum. Benim için bu biçem, stand-up formatındaki bu anlatım tarzı tamamıyla yeniydi ve komedyenle izleyici arasındaki gerginliğin de işin içine girmesi gerekiyordu. Komedi ve trajedi arasında bir tür denge kurarak, kahramanın esprilerle, gözlemlerle  beslediği izleyiciyi kahkaha tesiri altına alıp kendi trajik öyküsünü sunmasını sağlamak istedim. 

Okumaya devam edin Ümitsizlik insanı felç eder

‘Dönüş kaybolmaktan kaçmaktır’

Hayatını Roma’da sürdüren, sürdürmekten mutlu olan bir adam, yıllar önce terk etmek zorunda kaldığı ülkesine, kendisi için artık yaşamayan bir yere ait o kente döner. Uçaktan iner inmez şehrin geri kalmışlığını ele veren çirkinlikler bir süre sonra yerini tarifsiz bir eğretiliğe, hayal ile gerçek arasındaki çizgiyi bulandıran tuhaf tersliklere bırakır ve ortaya geçmişin kayıplarıyla malûl bir kent manzarası çıkıyor. Alberto Manguel’le yeni romanını konuştuk.

dönüş1

Gürer MUT

27.09.2018

Birçok insan için ‘dönüş’ farklı anlamlar taşıyor. Yaratım sürecinde sizi bu kavram etrafında düşündüren, harekete geçiren neydi?

68220e0b-9249-46c3-9933-cd67f1a75740

Hikâyeyi ilk tetikleyen fikrin, 1990’larda Buenos Aires’e yaptığım birkaç seyahatin birinde (annem o zaman hayattaydı ve onu ziyarete giderdim) yaşadığım, rüya gibi bir deneyim olduğunu hatırlıyorum. Uçağım rötar yapmıştı, taksici otelimin yerini bilmiyordu, yorgundum ve kızgındım. Şehirde yürümüş; büyüdüğüm ve sonraları ordu tarafından kaçırılıp işkenceye maruz bırakılan, öldürülen ve nihayetinde sürgüne giden arkadaşlarımın yaşadığı sokaklarla binaları görmüştüm. Geçmiş ve geçmişin hayaletleri dışında hiçbir şeyin gerçek olmadığı hayalî bir şehirde yürüyor gibiydim.

Okumaya devam edin ‘Dönüş kaybolmaktan kaçmaktır’

Nükleer kâbus

Türkiye’de yapılması planlanan yabancı ortaklı santrallara karşı çevre gönüllüleri tetikte

5aba0171ae784906401e303d
Ormanları traşlanan Sinop-İnceburun nükleer santrala hazır!

Gürer MUT

06.05.2018

Dünya Ukrayna Çernobil ve Japonya Fukuşima facialarının ardından yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmeye ağırlık verdi. Türkiye ise enerji politikalarında dışa bağımlılıktan kurtulmak adı altında Mersin Akkuyu, Sinop İnceburun ve Kırklareli İğneada da nükleer santrallar kurmak için uluslararası konsorsiyumla anlaşmalar yapıyor. Nükleer santrallerin kurulacağı bölgelerde ise yaşamlarının yok olmaması için yerel halkı bu projelere karşı mücadele veriyor. Konuyla ilgili Mersin Çevre ve Doğa Derneği Başkanı Sebahat Aslan, İnceburun Nükleer Karşıtı Platform’dan Sinan Raci Ergün, Kayhan Konukçu ve aynı platformun Kırklareli İğneada Forumu üyelerinden Av. Bülent Kaçar ile yapılmak istenen santrallerin bölgelere etkilerini konuştuk.

Okumaya devam edin Nükleer kâbus

1 Mayıs yoksa demokrasi de yok

05c0ed0292e08bc2ab4971592a588e42
1977 1 Mayıs’ı çeşitli provokasyonlar sonucunda büyük bir katliama sahne oldu. (Taksim Meydanı, İstanbul)

Gürer MUT

29.04.2018

İşçi sınıfının politik mücadelesinin giderek gerilediği bir dönemde, işçi sınıfı ve toplumsal muhalefet bu yıl ki 1 Mayıs’a OHAL şartlarında girmeye hazırlanıyor. Son olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Sanayicilere sesleniyorum, bir tane fabrikada grev söz konusu mu? Böyle bir şeyde biz anında müdahalemizi yapıyoruz. Ve OHAL anında bir çözüm kaynağı oluyor. Huzurun olduğu bir ortam var, böyle bir ortamda bunlar OHAL’in olmamasını tavsiye ediyorlar. Tezgah bozulacak o yüzden, size biz bu tezgahı bozdurmayız” çıkışı, işçi sınıfının hangi şartlarda 1 Mayıs’a girdiğini gözler önüne seriyor. Gündeme ilişkin olarak, Türkiye’deki 1 Mayıs’ların tarihini, işçi sınıfının bugününü ve Türkiye siyasetinde yaşanan sıkışmayı, Tekstil İşçileri Sendikası Genel Başkanlığı ve DİSK Genel Başkanlığı görevini üstlenmiş, 21. Dönem DSP İstanbul Milletvekili sendikacı Rıdvan Budak ile konuştuk. 

Okumaya devam edin 1 Mayıs yoksa demokrasi de yok

Beyoğlu artık ‘Arap marjinaller’in

_MG_6978
Fotoğraf: Pervin PAK

Gürer MUT

01.04.208

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Beyoğlu sokaklarında da arzı endam ettikleri”ni söylediği “marjinaller”e edepli olma uyarısında bulundu ve “Bu şartla ülkenin renklerinden biri olabilirler” dedi. Beyoğlu’nda “marjinal” kaldı mı? Bunu ve Beyoğlu’nun geçmişini, değişen dokusunu Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği (BEYDER) eski başkanı, esnaf Tarkan Konar ve Beyoğlu Kent Savunması Platformu’ndan Deniz Özgür ile konuştuk.

Okumaya devam edin Beyoğlu artık ‘Arap marjinaller’in

Türkiye’de soprano olmak!

Ülkemizde operaya gönül ve emek vermenin bedelini Burcu Hancı anlattı.

maxresdefault

Gürer MUT

11.03.2018

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) geçen ay şef Gürer Aykal yönetiminde Krzysztof Penderecki’nin Trompet Konçertinosu’nun ülkemizdeki ilk seslendirilişini dünyaca ünlü trompet sanatçısı Gábor Boldoczki ve soprano Burcu Hancı eşliğinde gerçekleştirdi. Konserde başarılı performansıyla göz dolduran Hancı ile henüz sanat kariyerinin başında genç bir klasik müzik sanatçısı olarak Türkiye’nin kültür-sanat ortamında özellikle politik motivasyonlar doğrultusunda yaşanan sorunları, sıkıntıları ve her şeye karşın eksilmeyen umutlarını konuştuk.

Kadınlar geceye ışık tutmak için yürüyor

Türkiye’nin her yerinde kadınlar 8 Mart’ta meydanları doldurmaya hazırlanıyor.

international_womens_day

Gürer MUT

04.03.2018

Geçen yıl olduğu gibi bu yılki 8 Mart’ta da çağrısı yapılan Uluslararası Kadın Grevi, dünya genelinde giderek artış gösteren otoriteryanizm ve sağ popülist söylemlerin kıskacına sıkışan toplumsal hareketlere umut aşılıyor. ABD’de başkan Trump’ın ırk ayrımını öven açıklamalarının ardından, Amerikan kadın hareketinin, “Duvar değil, köprü inşa et!” yürüyüşü ve Hollywood’da yaşanan taciz skandalları sonrası başlayan ‘#Me Too’ hareketi, yıla damgasını vurdu. Avrupa’da isesiyaseti etkisi altına alan sağ-popülist söylemlerin kadın bedenini hedef alan açıklamalarına karşı milyonlarca kadının alanları doldurması, hareket için önemli bir momentin yakalanmasına neden oldu. Türkiye’de ise koyu bir taassubun, baskının ve şiddetin, içersinde yaşayan, buna rağmen büyük bir kararlılıkla mücadeleyi sürdüren kadınlar, “Müftülük Yasası”na, “Aile Arabuluculuğu Sistemi”ne ve “Çocuk istismarında 12 yaş tasarısı”na karşı yıl boyunca seslerini yükselttiler. Böylesi bir atmosferde, 8 Mart meydanlarında olacak kadın hareketinin temsilcileri, İlerici Kadınlar Meclisi’nden Meltem Kolgazi, Halkevci Kadınlar’dan Rüya Kurtuluş ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Gülsüm Kavı ile bu yılki 8 Mart’ı konuştuk.

Okumaya devam edin Kadınlar geceye ışık tutmak için yürüyor

İstanbul için “ !f ” vakti 

Yenilikçi sinemanın en iyi örneklerini sinemaseverlerle buluşturan !f İstanbul başladı

hayat-var-header-131

Gürer MUT

18.02.2018

Sinema severlerin merakla beklediği 17. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali başladı. 36 ülkeden 111 filmin katıldığı festivalin bu yıl ki teması ise “Hayat var!” oldu. Yenilikçi sinema alanında önemli bir yer tutan !f İstanbul’un yönetmenliğini yapan Serra Ciliv ile festivali konuştuk. 

Okumaya devam edin İstanbul için “ !f ” vakti 

İran’ın ağlayan portresi

İranlı ressam Maryam Salahi ile İran’ın yeraltı sanatını ve İslam devrimi sonrası yaşanan acıları konuştuk

resized_9fa38-2a83ea671gorunmezarayistheinvisiblequest130x160cmmixedtechnique2017
Tebrizli ressam Maryam Salahi İran’daki kadınların sıkışmışlığını ve baskılanmasını resimlerine yansıtıyor.

Gürer MUT

04.02.2018 

İranlı ressam Maryam Salahi son sergisi “Kimlikler Lütfen”de, toplumsal cinsiyet, din ve aidiyet konularını kendine has üslubuyla ele alıyor. İran’daki bastırılmış kadınları ve dini taassubu resimlerine yansıtan Tebrizli sanatçı, baskı atmosferinin bir tür kimlik sorunu yarattığını öne sürüyor. Tebriz Azad Üniversitesi’nin ardından İstanbul’a gelen ve 7 kişisel sergi açan sanatçıyla, İran’ın sanat hayatını ve kişisel yaşanmışlıklarını konuştuk.

Okumaya devam edin İran’ın ağlayan portresi