Beyoğlu artık ‘Arap marjinaller’in

_MG_6978
Fotoğraf: Pervin PAK

Gürer MUT

01.04.208

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Beyoğlu sokaklarında da arzı endam ettikleri”ni söylediği “marjinaller”e edepli olma uyarısında bulundu ve “Bu şartla ülkenin renklerinden biri olabilirler” dedi. Beyoğlu’nda “marjinal” kaldı mı? Bunu ve Beyoğlu’nun geçmişini, değişen dokusunu Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği (BEYDER) eski başkanı, esnaf Tarkan Konar ve Beyoğlu Kent Savunması Platformu’ndan Deniz Özgür ile konuştuk.

Beyoğlu’ndaki son durum nedir, dönüşüm Beyoğlu’nu nasıl değiştirdi?

Beyoğlu Türkiyenin vitrini, ekvator çizgisi. Baktığınızda bu politik, kültürel, sanatsal her anlamda bu böyle. Buradaki gidişat tarih boyunca ülke genelini hep etkilemiştir. Kısacası Beyoğlu kozmopolit açıdan bir Türkiye minyatürüdür. Gerek mezhep, gerek etnisite, gerekse sınıfsal anlamda Beyoğlu’nun farklılıkları barındıran bir yer olduğunu görürsünüz. Bugün Beyoğlu ve çevresinde çok büyük projeler var. Şunu söyleyebilirim ki, hiçbir ilçede bu kadar eş zamanlı ve bu derece büyük projeler yürümüyordur. Diğer taraftan eğlence sektöründe masa sandalye yasaklarını bir başka dönüşüm projesi olarak görmek gerekiyor. Beyoğlu’nda yaşamayı veya eğlenmeyi tercih eden kitleye müdahale edince, bu alanda istihdam yaratılamaz oldu. Ayrıca Beyoğlu’na gelmesi için insanlara bir neden bırakmazsanız, yani AKM’yi, Muammer Karaca Tiyatrosu’nu işleyemez duruma sokarsanız kimse buraya gelmek istemeyecektir. Yerel yönetim bu gidişatı tersine çevirmek için Körfez ülkeleri veya Arap turizmine yönelince de, buranın demografik yapısı iyice değişti. 

Arap marjinalliğin yuvası 

Peki o zaman, Beyoğlunun bütün rengi soldu diyebilir miyiz?

Arap turizmi lehine bir tektipleşme yaşıyoruz. Geçmişte Beyoğlu dünyanın pek çok yerinden Turistin geldiği ve bunların bir arada eğlenebildiği bir yerken, bugün ciddi bir erezyon var. Bu da istihdamı olumsuz etkiliyor. Bugün marjinallerden arındırıldığı düşünülen Beyoğlu’nda, marjinalleşmenin boyutları inanılmaz haldedir. Çünkü Arap ve Ortadoğulu turistler ülkelerinde yapamadıkları şeyleri burada yapmaya geliyorlar. Hiç kimse bana, mutaassıp bir ailenin neden Beyoğu’na tatil yapmaya geldiğini açıklayamaz. Burada inanç turizmi, şifalı sular, sülük tedavisi, deniz ve kayak yok. Yani eğlence ve alışveriş için buraya geliyorlar. Önceden Beyoğlu iyi kötü bu toplumun seküler kesimlerinin rahatlama yeri olarak görülürdü, şimdi artık kendi devletinde yapamadığı şeyleri yapabildiği bir yer haline geldi. Kısacası artık marjinalliğin çapı büyümüş durumda. Sadece bu da değil, gece kulüplerinin sayılarının arttığını ve merdiven altı bir tarza dönmeye başladığını görüyoruz. Dışardan baktığınızda içerisini göremediğiniz ama tabelasında Arapça yazıların olduğu, onlara ait meyhanelerin bulunduğu yerliye değil, yabancıya hitap eden marjinal mekanlar artıyor.

Fuhuş ve gayrimeşruya açık bir alan

Esnafın yaklaşımı ne bu duruma?

5ae42fd37152d81ce8ef3660Eskiden de Beyoğlu esnafı karışık bir yapıdaydı. Politik olarak içinde muhalif olanı da vardı, siyasi iktidarın yanında olanı da… Muhalif olanların sesi daha yüksek çıktığı için çoğunluktaymış gibi algılanıyordu. Ama çoğunluk değildi. Şu anda da benzer bir durum var. Yalnız artık muhaliflerin sesi çıkmıyor. Bu da değişiklik olduğu havasını yaratıyor. Bence bugünkü en önemli gelişme, yerel yönetimin yaptığı bir takım uygulamaları eleştirdiğimde, bana karşı çıkan arkadaşların kötü gidişattan etkilenmeye başlayınca, “Beyoğlu bu hale geldi. Sahip çıkalım yoksa sadece bira satan değil, işkembe satan da bundan etkilenecek diyordun, haklı çıktın” demeye başladılar. Artık bize hak veriyorlar. Düşünün bir kere, zamanında birçok önemli mekan buradaydı, her yer cıvıl cıvıldı. Yabancı basında, “İstanbul’un altın yılları” diye yazılar çıkıyor, çok iyi etkinlikler yapılıyordu. Şimdi ise kültür-sanattan arındırılmış, fuhuş ve gayrimeşruya açık bir alan ortaya çıkmış oldu. Yani bugün esnaf kendi marjinallerini özler hale geledi. 

‘Bu ruh hiçbir yerde yok’

Yerel yönetimin müdahaleleri ölçeğinde yeni bir Beyoğlu yaratıldı. Bu dönüşümden Beyoğlulular nasıl etkilendi? Bu tabloda “marjinaller” kaldı mı?

Ben bütün bu hikayenin altında en baştan beri gayrimenkulün el değiştirmesi yani ‘Neoliberal 6-7 Eylül’ olarak görüyordum. Buradaki amaç, burası dibe vuracak, parsa toplanacak. Beyoğlunun her ne olursa olsun ayakta kalacağını herkes biliyor. Tarih boyunca burası “marjinallerin” yeriydi. Osmanlıda da, Cumhuriyet döneminde de, burasının kozmopolit yapısı değişmedi. Burada azınlıklara yönelik baskılar da oldu, darbelerden sonra ağır tahribatlar da yaşandı. Bugün ise Beyoğlu müdavimleri Kadıköy’e ve Beşiktaş’a kaydı. Belli bir kesim ise kendi mahallesini dönüştürme yoluna gidiyor. Beyoğlunun desantralizasyonu, periferiyi besledi diyebiliriz. Ama Beyoğlu’ndaki ruh hiç bir yerde yok. Çünkü burası mimarisiyle, politik geçmişiyle, hikayeleriyle, kozmopolit yapısıyla farklı bir doku. Buraya yönelik öznel-iradi müdahaleler görece dönemsel başarılı olur ama sürekliliği sağlanamaz. Beyoğlu bunu kusar. Bugün toplumun seküler kesimleri şu anki tabloda kendisine burada yaşam alanı bulamıyor. Ben normal olmayan bu durumun değişeceğini düşünüyorum.

SONY DSC
Tarkan Konar

Dönüşüm ardından Beyoğlu’nun sosyal dokusu nasıl etkilendi? 

Bir kere mekânların ehlileştirilmeye çalışıldığını ve bunun büyük oranda gerçekleştiğini baştan söylemek lazım. Buna direnen ve kimliğini korumaya çalışan mekânlar var elbette. Var olan sosyal doku veya profil de buna paralel bir dönüşüm geçirdi. Gerçeklikle uyumu olmayan, tamamen ideolojik nedenlerin yönlendirdiği turizm yatırımları buradaki profili tamamen değiştirmiş durumda. Özellikle Körfez ülkelerinden, Arap yarımadasından ve İran’dan gelen turistlerin baskın varlığı, Beyoğlu’nun adeta bu turistlere göre kendini şekillendirmesi, belediye ve bakanlıkların turizm yatırımlarına göre Beyoğlu’nu dönüştürmek istemesi buranın kaderini değiştirdi. Ve bütün bu hesaplar, yatırımlar ve politikalar, Beyoğlu’nun bugüne kadar taşıdığı çok kültürlülüğü yok etmiş durumda.

Yerel yönetimin müdahaleleri ölçeğinde yeni bir Beyoğlu yaratıldı. Bu dönüşüm sonrasında Erdoğan’ın “marjinaller” dediği kitle Beyoğlu’nda kaldı mı?

Söz konusu dönüşüm, yıkım ve restorasyon projeleri Beyoğlu ile ilişkisi olan çok büyük bir kesimin burayla bağının kopmasına neden oldu. Ve zaten bu projelerin en önemli nedenlerinden biri de bu bağın kopmasıydı. Özellikle Gezi direnişinden sonra Beyoğlu’na yönelik acımasız bir baskı ve hatta fetih politikası uygulandı. Bunda da amaç, hem sokak muhalefetini zapturapt altına almak, hem de sol ve muhalif kesimlerin buradan gönderilmesini sağlamaktı. Beyoğlu’nun sahip olduğu ve gelecek nesillere aktarılan toplumsal ve siyasal belleği, iktidar açısından bir tehdit oluşturuyor. Bu belleğin yok edilmesi için bütün alanlara daha önce görülmemiş çapta bir saldırı başlattı. Ancak bütün bu saldırılara rağmen, Beyoğlu’na sahip çıkan, burayla duygusal ve mekansal bağını kurmaya devam eden herkes, buranın kozmopolit yapısının, özgünlüğünün, kamusallığının asla kaybolmayacağının bilincinde.

Gezi’nin intikamını Beyoğlu’ndan aldılar!

Deniz_Ozgur
Deniz Özgür

Dönüşüm Beyoğlu’luları nasıl etkiledi? Dahası Erdoğan’ın “marjinaller” dediği solcular-demokratlar bu süreçten nasıl etkilendi, artık Beyoğlu’nda “marjinaller” kaldı mı?

Beyoğlu Kent Savunması Platformu’ndan Deniz Özgür:

Söz konusu dönüşüm, yıkım verestorasyon projeleri Beyoğlu ile ilişkisi olan çok büyük bir kesimin burayla bağının kopmasına neden oldu. Ve zaten bu projelerin en önemli nedenlerinden biri de bu bağın kopmasıydı. Özellikle Gezi direnişinden sonra Beyoğlu’na yönelik acımasız bir baskı ve hatta fetih politikası uygulandı. Bunda da amaç, hem sokak muhalefetini zapturapt altına almak, hem de sol ve muhalif kesimlerin buradan gönderilmesini sağlamaktı. Beyoğlu’nun sahip olduğu ve gelecek nesillere aktarılan toplumsal ve siyasal belleği, iktidar açısından bir tehdit oluşturuyor. Bu belleğin yok edilmesi için bütün alanlara daha önce görülmemiş çapta bir saldırı başlattılar. Ancak bütün bu saldırılara rağmen, Beyoğlu’na sahip çıkan, burayla duygusal ve mekânsal bağını kurmaya devam eden herkes, buranın kozmopolit yapısının, özgünlüğünün, kamusallığının asla kaybolmayacağının bilincinde.

Bu yazı 01.04.2018 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi PA7AR ekinde yayımlanmıştır. 

Yorum bırakın