AB-Türkiye ilişkilerinde kriz dinamikleri

160522215639_merkel_erdogan_624x351_afp_nocredit

Gürer MUT

06.09.2016

Türkiye ve Avrupa Birliği arasında yaşanan gerilim son haftalarda daha da hissedilir boyutlara ulaştı. Almanya’nın Köln kentinde yapılan mitinge Erdoğan’ın videoyla bağlanmasına izin verilmemesinin ardından tırmanan gerilim, 15 Temmuz sonrasında farklı bir boyuta ulaştı. Karşılıklı restleşmelerin yaşandığı tabloda AKP/Saray Rejimi ‘Mülteci meselesini’ AB’ye karşı bir tür koz olarak kullandığı görülüyor. AB dışişleri bakanları ise Türkiye’nin restleri karşısında, “bu iş Türkiyesiz nasıl çözebilir?” sorusunun cevabı için çözüm arayışında oldukları anlaşılıyor. Özellikle vize serbestisinin kaldırılması bir tür karşı adım gibi görülse de, AB genel itibariyle ilişkilerin “normalleşmesini” talep eder konumda. Elbette Türkiye’nin AB üyeliği sürecinin askıya alınması ve AB üyeliğinin ancak Erdoğan sonrası dönemin konusu olacağına dair görüşün, bu “normalleşme” hamlesinden ne anlaşıldığını ortaya koyuyor. Öyle ki, AB Komiseri Günther Oettinger’in yaptığı açıklamada, “Türkiye, AB için ekonomik ve coğrafi açıdan stratejik bir ülke. Türkiye ile iyi ilişkiler AB açısından da önemli. Ancak bugünkü şartlar altında bir üyelik önümüzdeki on yılı aşkın bir süre için gerçekçi değil. Bu daha çok Erdoğan sonrası dönemin bir konusu olacaktır” açıklaması, AKP’nin son dönem kestirilemeyen ve belirsiz dış politika hamlelerinden AB’nin ne kadar rahatsız olduğunu açığa çıkartıyor.

Okumaya devam edin AB-Türkiye ilişkilerinde kriz dinamikleri